TEMA: Biz ve Değerlerimiz
KONU: Okuma Kültürü
METNİN TÜRÜ: Hikâye
SÜRE: 7 Ders Saati
SEVİYE: 8. Sınıf
Kazanımlar:
T8.2. OKUMA
Akıcı Okuma
T8.2.26. Bağımsız olarak farklı türde metinleri okur ve anlar.
T8.2.27. Yazım ve noktalama işaretlerine dikkat ederek, uygun hızda sesli veya sessiz okur.
T8.2.28. Dilin ses, şekil ve söz dizimi kurallarına uyarak okur.
Söz Varlığı
T8.2.29. Anlamını bilmediği sözcük ve sözcük gruplarının anlamını belirler. Sözcükleri öğrenmek için görseller, sözlük, atasözleri ve deyimler sözlüğü vb. araçlar kullanılacaktır.
T8.2.30. Okuduğu metindeki sözcük ve sözcük gruplarının cümle içinde kazandığı anlamı fark eder.
Merhaba arkadaşlar!
Sizlere "Kitap Kurdu" metni aracılığıyla dil bilgisi kazanımlarını vermeye çalışacağım. Metni okuduktan sonra etkinliklere başlayabilirsiniz.
- “Metne Hazırlık” bölümünde kullanmak üzere kitap, okuma sevgisi, kütüphane vb. kavramlarla ilgili afişler getiriniz.
- Öğrencilerinizden “Okuma-Anlama” bölümünde kullanmak üzere okuduğu/ okumak istediği kitapları içeren bir liste oluşturmalarını, bu listeleri görsellerle zenginleştirerek birer broşür hâline getirmelerini isteyiniz.
- Getirmiş olduğunuz afişleri sınıf panosuna asınız. Öğrencilerinizden afişleri incelemelerini ve afişler hakkındaki düşüncelerini ifade etmelerinizi isteyiniz.
- Öğrencilerinizin ön bilgilerini harekete geçirmek için onlara aşağıdaki soruları yöneltiniz.
KİTAP KURDU
Satırlarda gezindikçe gözleri okuduğunu zannetti. Dostları daima çantalar dolusu kitaplarla gördüler onu.
Bazıları taşıdığı kitapların hepsini okuduğuna ihtimal vermeyip "metre hesabı kitap alıyor" diye güldüler arkasından. Ama, o okuyordu. Okuyordu. Okuduğunu zannediyordu...
Bir zırhla oturuyordu kitapların başına. Ne sunuyorsa satırlar, olduğu gibi alıyor, yeterince biriktirdiğine kani olunca dostlarına sunuyordu. Kitaplardaki satırlar onun kişiliğinde vitrine çıkıyordu. Herkes hayrandı ona (!) Ne kadar kültürlü, ne denli saygındı.
Hakikatte bir ayakkabı vitrini, ayakkabılara dair ne biliyorsa hakkında o kadar malumat sahibiydi. Sadece konuşmak için okuyordu. En çok konuşulan konuları, en iyi bilen olmak için okuyordu. Konular daima gündemde daima moda olanlardı. Değişmeyen tek şey onun vitrininin pırıltısıydı.
İnsanları kendine hayran bırakabilmek için cehd ettikçe hayattan kopuyordu. İnsanlar ya mükemmel ya da günahkârdılar ve onun vitrinine daima günahkâr olanlar düşüyordu. Kitap kurdu, konuşurken insanların ta gözlerinin içine bakıp onlardan hayat dileniyordu. Ama onlar adamı daima bir radyo, bir kaset dinler gibi dinliyorlardı. Adamın sesi ne kendine ulaşıyordu ne onu dinleyenlere.
Bir gün bir delikanlı çıktı adamın karşısına. Herkesin uzun kartvizitlerle kimliğini koyduğu bir toplantıda "ne olduklarını ve ne olmak istediklerini" söylüyorlardı. Sıra mahcup tavırlı bir delikanlıya geldi. Ayıp olmasın diye, vereceği cevabı merak eden bir eda takındı yüzler. Delikanlı pürüzsüz ve yumuşak bir sesle: "Dileğim iyi bir okuyucu olmak!" dedi. Hiç düşünmeden upuzun kartvizitlerini okuyan adamlarla alay eder gibi: "İyi bir okuyucu olmaktan başka bir statü tanımıyorum." dedi. Dediklerini anlayan olmadı.
Dudak büküp delikanlının söylediklerine ağabeylik yapsın diye kendisine, kitap kurdunu takdim ettiler yeniden bütün meth ü senaları tüketerek..
Kitap kurdu tepeden bakıp delikanlıya, uzun uzun süzdü. Haddini bildirmek gayesiyle delikanlıya okuduğu kitapların adını sordu. Aman Tanrım, delikanlının listesi ne kadar da kısaydı! Zavallı yavrucak iyi okumayı ne zannediyordu? İyi bir okuyucunun nasıl olduğunu ispat etmek için çalışma odasına götürdü delikanlıyı. Duvarların kitaplardan görünmediği odada delikanlının şaşırmasını, ürkmesini bekliyor okuyucu olunacağını mı zannediyordu? Bu ne haddini bilmezlikti.
Delikanlı odanın tam ortasında durdu ve bulunduğu noktadan hareket etmeksizin kitaplara baktı. Sonra kitap kurduna dönüp "Hepsini okudunuz mu?" diye sordu. Çocuk işte, adam neredeyse odanın tavanından dışarı fırlayıp bulutlara değecek başıyla "Okudum!" dedi.
Delikanlı iflah olmaz bir cahildi adamın gözünde. Israrla: "Ben hakiki mânâda okumayı soruyorum." dedi. "Kitapları açtığınız kadar, kendinizi de kitaplara açtınız mı?"
Adam genç diye küçümsediği delikanlının yüzüne gerçek manada ilk defa baktı. Göz göze geldiler. Adam delikanlının ta içini gördüğünü sanıp hızla ona sırtını dönüp ilgisiz olmaya gayret gösteren bir hâlde camdan dışarıya bakmaya başladı.
Delikanlı hiç istifini bozmadan konuşmasına devam etti: "Kendinizi kitaplara açmadıysanız onlardan size bir ses gelmez. Gönlünüzün kapısında kalır bütün sesler. O sese, kapalıysa yüreğiniz, kendinizi aramaya çıkmamışsınızdır. Kendini aramayan insana satırlar ne verebilir? Siz kendinizi aramaya çıkmadıysanız eğer, satırlarda ve satır aralarında oluşunuzu yakalayamazsınız. Satırlarda gözleriniz fikri bulup idrakinizle bunu yakaladıktan sonra gönlünüzde endişe duymuyorsanız nasıl hakiki mânada okuyucu olabilirsiniz?"
Adam, delikanlının söylediklerinden hiç etkilenmemiş olduğunu ispat edebilmenin derdine düştü. "İyi bir okuyucu olmaktan kastettiğiniz bu mu delikanlı?" dedi. Delikanlı kelimesini teatral bir tonda söylemeye özen gösteriyordu. Nihayet bu cahil çocuğa (ama artık kendini zorlasa da delikanlıyı cahil biri olarak göremiyordu) biraz haddini bildirmek lâzım, bu ne rahatlıktı! Üniversite kürsüsünde ders anlatır gibi ne diye ona uzun uzun iyi bir okuyucunun vasıflarını anlatıyordu. O biliyor muydu iyi bir okuyucunun özelliklerini onca kitaba göz nuru dökmüş adam... Bu genç adamın haberi var mıydı bu memleketin en ünlü kitap kurduyla karşı karşıya olduğundan...
Delikanlı sanki adamın düşüncelerini okumuş gibi: "İyi bir okuyucudan kastettiğim sadece kitapları okuyan değil." dedi. "Kâinattaki yazıyı da..." diye bir cümleye başlamışken birden kitap kurdunun kulağının hiç de kendisinin sesine uygun olmadığını fark edip sustu.
Delikanlı odadan dışarı çıkarken kitap kurdu gururla kitaplarına baktı; çok konuşmaya meraklı, kendini bilmezi nasıl da bir cümle bile sarf etmeksizin, sadece "çok okumuşluğun" edasıyla susturuvermişti.
Delikanlı çok bilmiş insanların toplandığı o evi terk ettikten sonra yolda düşünmeye başladı. Bir arayış içinde olmadan okuyanların buldukları neydi?..
Fatma KARABIYIK BARBAROSOĞLU
I. ETKİNLİK
- Metni Yazım ve noktalama işaretlerine dikkat ederek, uygun hızda (T8.2.27), dilin ses, şekil ve söz dizimi kurallarına uyarak okuyunuz (T8.2.28) ve mp3 şeklinde kaydediniz. Kaydettiğiniz ses dosyasını Edmodo sınıfımızdaki hesabınızla bana gönderiniz.
Bu etkinliği tamamladıktan sonra ikinci etkinliğe geçmek için tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder